8 Haziran 2012 Cuma

KADDAFİ gerçeği


-Kaddafi’ye göre ev sahibi olmak bir insanlık hakkıydı. Bu doğrultuda da yeni evlenen çiftlere ev alabilmesi için 50 bin dolar para verilmiştir.


-Kaddafi’nin Libya’sında elektrik herkes için parasızdı.


-Yeni evlenen çiftlere kendi evlerini alabilmeleri için 50 000 dolar ödeniyordu… Ve elektrik bütün Libya halkına bedava idi.

Hayır, uydurmuyorum. KADDAFİ kendi ana babası ev sahibi olmadan önce bütün Libya halkını ev sahibi yapacağına yemin etti.
 Ve sözünü tuttu…babası öldüğünde evi yoktu.

-Kaddafi’nin Libya’sında tüm sağlık hizmetleri hem kaliteli hem de parasızdı.


-Kaddafi dönemi öncesi Libya’nın yalnızca %20 si okur-yazardı. Kaddafi kısa bir zamanda eğitime verdiği destekle bu oranı %83 lere çıkardı.


-Kaddafi eğitime büyük önem vermiştir, okuryazarlığı desteklemiş, ilerleyen zamanlarda devletin durumunu yeterli seviyeye getirdikten sonra öğrencilere çok kaliteli bir eğitim ve gerekli burslar sağlamıştır.


-Eğer bir Libyalı araba alırsa, bedelin yüzde 50′sini hükümet karşılıyordu…petrolün galonu 14 cent idi. Bakalım bundan sonra Libyalılar kendi petrollerine ne kadar ödeyecekler.


-Kaddafi, Amerika’ya petrol satışlarında dolardan Afrika Dinarı dediği altın karşılığı ticarete dönmeyi tasarlıyordu.Kaddafi’nin bu tutumu üzerine Fransa Devlet Başkanı Sarkozy, Kaddafi’yi “insanlığa karşı en büyük tehlike” olarak ilan etmişti.


-Kaddafi döneminde, eğer bir vatandaş gerekli eğitimi ya da sağlık hizmetini Libya’da bulamazsa, devlet tarafından yurtdışına gönderilirdi.


-Kaddafi’nin Libya’sında merkez bankası, devletindi. Kaddafi sonrası merkez bankası, Küresel Çete’nin en başta gelen yamyamı Rothschild’in eline geçmiştir.


-Kaddafi’nin Libya’sında, araba satın alan vatandaşa, araba fiyatının yüzde 50’si verilirdi.


-Kaddafi’nin Libya’sında, vatandaşlar bankadan yüzde sıfır faizle kredi alırlardı..


-Kaddafi döneminde devlet, çiftçilik yapmak isteyen vatandaşına ücretsiz toprak, ev, hayvan, araç gereç ve tohum verirdi.



VE!…

Libya’yı aylardır aralıksız bombalayan NATO’ya boyun eğmeyeceklerini göstermek üzere, 1 Temmuz 2011 günü, tam 1.7 Milyon Libyalı, Yeşil Meydan’da toplandı. Bu rakam, Trablus nüfusunun yüzde 95′i, bütün Libya nüfusununsa, üçte biridir!

Libya Merkez Bankası, Rothschild ailesine ait olan Batıdaki bütün bankaların tersine, Libya Devletine aittir ve bastığı paranın borcu yoktur!

Libya, 90′larda, bir PanAm 103′ün Lockerbie üzerinde düşmesinden sorumlu olmakla suçlandı. Ancak ABD’nin, mahkemede sanık Libyalıları suçlayacak açıklamalarda bulunmaları için şahitlerin her birine 4 milyon dolar ödediği açığa çıktı!

Evet, şahitler, ifadelerini geri almaları, değiştirmeleri için satın alındılar!

KADDAFİ, Amerikan doları karşılığında satılan Libya petrolünü, Afrika altın dinarı karşılığında satmaya hazırlanıyordu.

ONUN bu düşüncesi, Sarkozy’yi telaşlandırdı. Sarkozy, KADDAFİ’nin bu girişiminin, “İnsanlığın mali güvenliğine yönelik bir tehdit” olduğunu ilan etti.

Libya’daki bozguncuların ilk işiyse, Batıdaki benzerleri gibi, Rothschild’in sahip olduğu bir “merkez bankası” açmak oldu.

Dünyadaki mevcut zenginliğin yarıdan fazlasının Rothschild ailesinin elinde olduğu tahmin ediliyor.

Rothschild bankalarının işi, havadan para yapmak ve halka faiz karşılığında satmaktır.

Bu şu demek; borçlu olduğun parayı geri ödemeye yetecek paran hiç bir zaman olmayacak.

Yani, biz ve çocuklarımız, Rothschild banka faizlerine “borç kölesi” yapılmış durumdayız.

Biz batılıların liderleri, Cameron, Sarkozy ve Obama’nın tersine, KADDAFİ halkını satmayı reddetti.

İşte bu yüzden, Libya’nın TEK KURUŞ BORCU YOKTU!

Şimdi anlamaya başladınız mı, KADDAFİ, Libya halkı tarafından niçin bu kadar çok seviliyor?… Ve bu hür ve bağımsız milletin NATO tarafından bombalanmasının ardında kim var?

Libya halkı, İngiltere’de, Amerika’da ve Avrupa Birliği’nde sahip olamadığımız çok önemli bir şeye sahip.

Onlar, Rothschild’in menfaatleri için değil, halkının menfaatleri için çalışan bir LİDERE sahipler.

Libyalılar, vatanlarının, Rothschild banka faizleriyle, tefeciliğin prangalarından özgür kılınmış zenginliğini paylaştılar.

Para basımı, Rothschild’in gaddar kontrolü altında olmasa, refah içinde yaşayabilirdik.

Trilyonlarca dolarımız, Rothschild bankerleri ve onların kiralık politikacıları tarafından çalındı.

Eğer insanlığa karşı işlenen bu suçu (Libya’ya NATO saldırısını) durduramazsak, özgür Libya’nın da köleleştirileceği üzere, tecavüze uğradık ve köleleştirildik.

(Ağustos sonu itibarıyle) tahminen 30 000 Libyalı, NATO ve onun bozguncuları tarafından katledildi.




------------------------------------------------------------------------------------------------


-1 Temmuz 2011 günü Trablus’ta Yeşil Meydan’da, 1 milyon 700 bin kişi toplandı, Libya’yı bombalayan ABD’yi ve NATO’yu protesto etti, Kaddafi’ye bağlılık ve sevgi sloganları atıldı. Bu sayı, tüm Trablus nüfusunun yüzde 95’ini, tüm ülke nüfusunun üçte birini oluşturmaktaydı.
- Karşılaştırma amacıyla söylüyorum, bu sayı, Türkiye’de 25 milyon insanın sokağa taşması anlamına gelmekteydi!
-ABD uşaklarının yuvalandığı NATO’nun Libya’yı bombalaması ve ABD’nin uyuşturucu ve dolarla iğfal ettiklerinin saldırıları sonucu, 30.000 Libyalının öldürüldüğü tahmin edilmektedir.


-Halkını seven, halkına hizmet eden, emperyalistlere karşı tüm yaşamı boyunca yiğitçe karşı çıkan Kaddafi; üç beş dolar ve bir avuç uyuşturucu karşılığı ABD tarafından iğfal edilip sokaklara salınan hainlere, “Lağım Fareleri” adını takmıştı.


-Bu söylemin altında ezilen reziller, yani ABD işbirlikçileri, Kaddafi’yi öldürdükten sonra, Kaddafi’nin kanalizasyon borusu içinde saklanırken öldürüldüğü yalanını uydurdular! Bu yalanı ABD’nin ve Batı Avrupa’nın “yatağa atılmış gazetecileri ve televizyoncuları” hızla yayarak, dünya halklarını inandırmaya çalışmaktalar.


-Batının “yatağa atılmış gazeteci ve televizyoncularının” Türkiye’deki uzantıları, bizleri de kendileri gibi ahmak sanıp, bu yalana inandırmak için sabah akşam yırtınıp durmaktadırlar!
“Lağım fareleri” yalnız Libya’da değil, tüm sömürülen ülkelerde ve elbette bizde de bulunmaktadır.
Yatağa atılan gazeteci ve televizyoncuları ile lağım farelerinin kökünü kurutmaya çok az kaldı.
Sonuç olarak Avrupa devletlerinin neden muhalifler üzerindeki desteğini esirgemediğini buradan anlıyoruz. Son olarak tüylerinizi diken diken edecek bir gazete haberi paylaşmak istiyorum.
İmralı Canisi, Abdullah Öcalan’ı, sorgulayan albay Hasan Atilla Uğur’un yazdığı ve posta gazetesinde yayınlanan yazıya göre;
Pkk terör ürgütüne yardım ve yataklık eden ülkeler şöyle idi:




Suriye: "Hafız Esad'ın kardeşi Cemil Esad'la bizzat görüşüyordum. Suriye'de kamplar açtık. Suriye devleti
örgütlenmemize izin vermişti. Maddi gelir elde etmemize engel olmuyorlardı. Sınır geçişlerinde kolaylık sağlıyorlardı. Suriye'de yıllık 1 milyon dolardan fazla gelir elde ediyorduk. Zaman zaman Muhaberat'ın (gizli servis) arabalarını kullanıyorduk."


İran: "Gizli servis İttiaat'tan Sait isimli bir şahısla irtibat halindeydim. Bize silah, SAM7 füzeleri ve lojistik destek sağladılar. Bir hastane, 3 de kamp kurmamıza izin verdiler. Silah ve hayvan ticaretinden pay alıyorduk. Gelirimiz Avrupa'dakine yakındı."
Bulgaristan: "Bir eğitim bürosu açtık... Gizli servislerinin haberi vardı... Ses çıkarmıyorlardı." 
PATLAYICILARI SIRBİSTAN'DAN ALIYORDUK


Sırbistan: "Ellerinde Strella Füzesi vardı. 20 adet satın aldık. Sırplar sonra çok daha fazlasını bize destek amacıyla parasız verdi. Füze eğitimlerini de onlardan aldık. TNT, C-4 gibi patlayıcıları Sırbistan'dan sağlıyorduk."


Romanya: "Bükreş'te evlerimiz ve derneklerimiz bulunuyordu. Devlet bize serbesti sağlamıştı. Türkiye'den katılanların ilk eğitim yeri Romanya'ydı. Romanya istihbarat servisi bize telsiz, dürbün, gece görüş cihazı gibi teknik malzeme verdi."


Almanya: "Gizli servisle görüşüyordum. Parlamentodan da beni ziyarete gelenler olurdu. Örgüt yöneticisi Kani Yılmaz'ın sığınma talebini kabul edip, pasaport verdiler. Her anlamda güçlü olduğumuz bir yerdi."


İngiltere: "Bizim konumuzda en akıllı davranan ülkeydi. Hiç direkt siyasi ilişki kurmadılar. Ama gizli olarak en büyük
desteği İngiltere'den alıyorduk."


Holanda: "Bizim üslenme ve eğitim alanımızdır. En çok destek ve para bulduğumuz ülkedir."


Fransa: "Bize her zaman çok yakın oldular!"


Amerika: "Bir temsilci atadık. Dernek kurdular. Ayrıca bir enformasyon büromuz vardı. Zaman zaman oradaki düşünce kuruluşlarından destek aldık."


PKK’YA YARDIM ETMEYİP REST ÇEKEN TEK ÜLKE İSE;
Libya: İşçiler arasında iyi örgütlenmemiz vardı. Yılda 500 bin dolara yakın bağış topluyorduk. Ama Libya devleti ile aramız iyi değildi. Her türlü imkânları olmasına rağmen bize araç, gereç, silah ve malzeme vermediler. Defalarca talebim oldu ama Kaddafi bize hiç sıcak bakmadı."
*
Okurken tüyleriniz diken diken oluyor...
Türkiye'de kan dökmek için ilan edilen 'çok uluslu' seferberliğe mi yanarsınız yoksa tek 'dost'umuzun Kaddafi oluşuna mı? 
Eğer bütün bunlar gerçek ise tek gerçek dostumuz Kaddafi’ye ettiğimiz haksızlıklar (gerek sosyal medyada gerek siyasal olarak) tamamen yanlıştı. Büyük bir oyuna geldik.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder