20 Eylül 2015 Pazar

GEÇMİŞE DAİR




Kısa bir anekdot;

Çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta Babamın bile anahtarı yoktu.
Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi.
Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek
bir yer yoktu ki.
En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar,
Oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik.
Servis falan yoktu. Ayakkabılarımızeskirdi.
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara
koyar oyuna bile dalardık.
Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle
bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi.
Susayınca girer evlerine su içerdik.
Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar,
hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.
Kısacacı evine gidip gelen elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.
Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu.
Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır,
Çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.
Çok garip ama kimse almazdı.
Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardıbizi...
Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,
Onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi,
En fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine
oyuna dalardık.
Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı
alnımıza, oyuna devam ederdik.
Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.
Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki.
Komşumu tanımıyorum ama evinin camında,
temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin
der konuşurum.
Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.
Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç
kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var,
içinde oynayan çocuk yok.
Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks
binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..
Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız,
onlara dede, nene diye
hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
Ben kapılarında ' vale ' lerin, ' bady '
lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.
Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp,
taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek
ters gelir bana.
Benim değildir bu kültür. Ne ruhuma, ne kültürüme ne de
cüzdanıma hitap eder.
Nedir bunlar?
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş
insanlar olduk.
Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
İyi de neden böyle olduk ?
Biz mi istemiştik? Yoksa birileri mi böyle istedi?..
'Her toplum hakettiği gibi yönetilir'' derler ya, hakettiği gibi de yaşar diyelim mi ?
alıntıdır..

14 Mayıs 2015 Perşembe

MANTOLAMA HAKKINDA BİR GERÇEK





Mantolama ile zehirliyorlar!

Türkiye’de son zamanlarda bir mantolama furyası almış başını gidiyor.. 
Mantolama ne diye kısa bir soru sorulunca “binaların duvar, kolon, kiriş bölümlerinin Polistren levhalar kullanılarak yalıtılması için geliştirilen bir sistem” olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye’de ısı yalıtımı İzocam ile başladı, Amerikan sayding ile görünür oldu. Ama İzocam ın ömrünün 5 yıl olması nedeniyle çeşitli arayışlara girildi..
AB ülkelerinin özellikle Almanya nın terk ettiği mantolama malzemesi XPS ve buna benzer çeşitli malzemeler, Türkiye’yi sardı. Almanya’dan hurda fiyatına alınan bu makinalar şimdi Büyük illerde vatandaşa 3- 5 santim kalınlığında mavi, pembe, gri renklerde kanser üretiyor.. Şimdi bir de siyah kuruma batırılmış ve adına karbonlu dedikleri malzeme olarak ta piyasaya sürdükleri yenilikleri var. Püskürtme poliüretan denilen yeni bir sistemle de binanın tümü, poliüretan köpükle kaplanıyor
Fakat bu yapılan mantolama artık İstanbul başta olmak üzere birçok yerde çatlamakta, ayrılmakta, duvarlarda sallanmakta.. Yalıtım özelliğini kaybetmekte, Paralar da uçup gitmekte.. Eğer firmaların insanları kandırıp, “ 30 yıl -50 yıllık malzeme garantisini ”, işçilik dahil garanti diye insanlara yutturmaları 3-5 yıl içinde doluyorsa , bu sefer Mahkemelere yeni bir iş yükü biniyor ..Ki şu anda Ankara da bu yönde açılmış 500 ün üzerinde dava var..! Bilirkişiler rapor tutuyor, Mahkemeler de karar veriyor.. Ev sahiplerini bir de ısı yalıtımı yaparken, hukuki yol da bekliyor..
Şimdi tamamen strafor olan fugalı kaplama malzemeleri çıkmış.. Yalıtımla ilgisi olmayan insanların sadece bakıp , “ güzel, şık görünüyor “ dedikleri ama dışı onları içi beni yakan uzun levhalar da tüketiliyor. Bu da aynı kapıya çıkan malzeme türü.
Yaptığım araştırmalarda, mantolamanın cevap verilemeyen eksikliklerini tesbit etme fırsatım oldu..

1-Levhalarla yapılan mantolama sağlıksız, her şeyiyle karserojen bir madde.. Bunu yaptıran kişiler, evlerini kanserli bir madde ile sarmayı kabul ediyorlar.. Resmen Kanserli bir madde..

2- Mantolama denilen bu levhalar Yangın Yönetmeliğine aykırıdır.. Yanıcı bir maddedir.. Yeter ki bir yerden küçük bir ateş görsün, içten içe hızla yanıyor ve binayı sarıyor.. bazı binalarda yangın sırasında gördüğünüz binanın kenarlarından çıkan o simsiyah zift yanığı gibi dumanın nedeni budur.! Söndürülmesi de zordur.. tükeninceye kadar yanar.. Yani binaların bir de yargın tehlikesi apaçık ortada.. Doğalgaz kullanımı da yaygın olduğuna göre dikkatsizlik sonucu çıkabilecek yangınlarda ,yangın hızla yayılacaktır..

3- Binalar, güçsüzleştiriliyor.. Mantolama için kullanılan levhaları duvarlara monte etmek için 10 santimetre uzunluğunda plastik dübellerin yerleştirilmesi gerekiyor. Bu dübeller Metrekareye 8 , bir panel e de 5 tane atılıyor..! Bina delik deşik ediliyor, BU dübeller için, matkaplar kolonları bile deliyor..! Binaların deprem dayanıklılıkları da ardılar. Kısa bir hesap yapılırsa, 2500 Metrekare alanlı 5 katlı bir binaya 10 binin üzerinde düzel atılıyor.. 10 bin tane delik açılıyor binaya..!

4-Binalar kesinlikle hava ile irtibatı kestiği için evlerde bir hava alma, nefes alma sorunu yaşanıyor.. Sürekli pencere açıp hava alma ihtiyacı doğuyor.. Pencere açılacak ise Nerede kaldı bu yalıtımın faydası ?

5- Yüzde 50 yakıt tasarrufu hikayesi ise tamamen büyük bir yalan… Bunun sağlayacağı Yüzde 30 tasarruf olsun.. 5 yıl garanti veriyorlar 5 yıldaki tasarrufu da ödenen mantolama ücretinin yarısını bile karşılamıyor..Yani amorti etmiyor.
Bu kanserli maddenin önüne geçmek için başta Sağlık Bakanlığı, Belediyeler için de İçişleri Bakanlığı acilen çalışma yapmalı ve mantolama levhalarının Türkiye’de üretimini, yaygınlaşmasını engellemeli..
Özellikle bazı belediyeler bu mantolamayı zorunlu tutuyorlar.. şaşkınlıkla izliyorum.. BU maddeyi ne analiz etmişler, ne analiz ettirmişler, ne sonuçlarını araştırmış, ne de ilgilenmişler.. Ama yeni binalara zorunluluk getirmezler mi .! Mantolama yoksa imar izni vermiyoruz..! Hayda.. Kardeşim neden insanları zorla zehirliyorsunuz ? Vatandaş bunu bilmiyorsa neden biz bu zehir çemberine insanları sokuyorsunuz..? Ben çok ilgilendim ama bu işten pis kokular geliyor.. Bu hastalıklı sektörün şuursuzca yaptığı işlere ancak devlet son verebilir..

(alıntıdır)


4 Ocak 2015 Pazar

MK ULTRA ve MONARCH PROJESİ: KÖKENLERİ VE TEKNİKLERİ


Monarch Programlama bir çok organizasyonun gizli amaçlar için kullandığı bir zihin kontrol metodudur. CIA tarafından geliştirilmiş zihin kontrol programı olan MK-ULTRA projesinin devamıdır ve orduda ve siviller üzerinde test edilmiştir. Metodları akıl almaz derecede sadistçedir (kurbanda travma yaratma amaçlıdır) ve beklenen sonuçlar korkunçtur: Kontrolcü tarafından herhangi bir zamanda herhangi bir eylemi gerçekleştirmek için tetiklenebilen zihni kontrol edilen bir köle yaratmak. Medya bu konuyu görmezden gelsede, 2 milyondan fazla Amerikalı dehşet verici bu programdan geçmiştir. Bu makale Monarch Programlamanın kökenleri, metodları ve sembolizmi ile ilgilidir.

Monarch Programlama Satanic Ritual Abuse, SRA (Satanic Ritüel Taciz) ve Multiple Personality Disorder, MPD (Çoklu Kişilik Bozukluğu) elementlerini içeren bir zihin kontrol tekniğidir. Bu program kölelerde kontrolcü tarafından tetiklenip programlanabilen alter persona yaratmak için psikoloji, nörobilim ve okült ritüellerinin bir karışımını kullanır. Monarch köleler dünya elitleri ile bağlantılı bazı organizasyonlar tarafından askeri, seks köleliği ve eğlence sektörü gibi alanlarda kullanılır.

                 Monarch ifade eden kurbanlardan bir kaç örnek:
BRİTNEY SPEARS


MİLEY CYRUS

BEYONCE

KATY PERRY


KÖKENLERİ
Tarihte zihin kontrolüne benzeyen ritüel ve pratikleri anlatan bir kaç olay kayıt edilmiştir. Zihin manipülasyonu için okültizm kullanıldığına işaret eden ilk yazılı belgelerden biri Mısır’ın Ölüler Kitabıdır. Bu kitap bugün gizli örgütler tarafından dikkatle incelenen, sonuç olarak inisiyenin tamamen köleleştirilmesi ile sonuçlanan işkence ve korkutma metodlarını (travma yaratmak için), uyuşturucu kullanımını ve büyülü sözleri (hipnotizm) içeren ritüellerden oluşur. Kara büyü, sihir ve iblis sahiplenmesi gibi olaylar da Monarch Programlamanın ilk uygulamalarıdır.

Ancak zihin kontrolü 20. Yüzyılda binlerce deneğin sistemli olarak izlendiği, kayıt edildiği ve denendiği modern bilim dalı haline geldi.
Travma bazlı zihin kontrolü ile ilgili ilk metodik çalışmalardan biri nazi kamplarında çalışan fizikçi Josef Mengele tarafından yapılmıştır. Bu kişi ilk ününü kampa gelenlerin hangilerinin öleceğine, hangilerinin iş gücü olacağına karar veren SS fizikçisi olarak yapmıştır. Fakat daha çok kamptakilere, çocuklar dahil, yaptığı korkunç deneylerle ünlüdür ve bu nedenle ‘’ölüm meleği’’ olarak bilinir.

Ancak yaptığı çalışmaların bir kısmı zihin kontrolü üzerinedir. Bu konu ile ilgili çalışmalarına müttefikler tarafından el konmuştur.
‘’Dr Green (Dr. Joseph Mengel): Eski Nazi Kampı doktoru, en önemli programcılardan, hatta belki Monarch Programlamanın babası diyebiliriz Joseph Mengele için. ABD’ deki binlerce zihin kontrollü kölenin şef programcısı Dr Green’dir.’’ [Fritz Springmeier, The Illuminati Formula to Create a Mind Control Slave] (Zihin kontrollü köle yaratmak için illüminati formülü)
Dr Mengele’nin görevi travma bazlı Monarch Proje ve CIA’nin MK Ultra zihin kontrol programını geliştirmekti. Mengele ve yaklaşık 5000 yüksek rütbeli nazi ikinci dünya savaşından sonra gizlice Amerika’ya ve Güney Amerika’ya getirilmişti. Naziler gizli yeraltı askeri üslerde zihin kontrolü ve füze teknolojileri geliştirme çalışmalarına devam ettiler. Bize, eski nazi yıldız Warner Von Braun gibiler tarafından söylenen yalnızca füze çalışmalarıydı. Masum insanları öldüren, işkence eden, susturanlar gözden uzak tutulmuş, fakat çalışmalarına, binlerce kaçırılmış çocuğun götürülüp kafeslere kapatıldığı gizli yeraltı üslerinde devam etmiştir. Bu çocuklar Mengele’nin zihin kontrol teknolojilerini geliştirmesi için kullanılmıştır. Seçilen bazı çocuklar (en azından işlem sonrası sağ kalanlar) geleceğin, seks köleliği, suikast bigi işlerde kullanılan zihin konrollü köleleri olmuştur. Bu çocukların bir çoğu diğer çocukların önünde yada onlar tarafından, seçilenlerde travma yaratmak için kesilmiştir. (Ken Adachi, Mind Control the Ultimate Terror)
Mengele’nin araştırmaları gizli ve yasadışı CIA programı olan MK-Ultra’nın başlangıç olmuştur.

MK-ULTRA
MK-Ultra projesi 1950’lerden 1960’ların sonlarına kadar uygulanmış, Amerikalı ve Kanadalılar denek olarak kullanılmıştır. Yayınlanmış kaynaklar MK-Ultra projesinin kişisel mental durumları ve alter beyin fonksiyonlarını manipüle etmek için, uyuşturucu, diğer kimyasallar, duyusal algıları yoketme, izolasyon ve fiziksel ve sözel taciz gibi çeşitli metodlar kullanmıştır.
MK-Ultra tarafından uygulanan ve en çok yayınlanan deney, reaksiyonlarını ölçmek için, CIA çalışanları, askeri personel, doktorlar ve diğer hükümet görevlileri, hayat kadınları, akıl hastaları gibi habersiz insanlar üzerinde LSD kullanımıdır.

MK-Ultranın deneyleri çocuklar dahil bir çok denek üzerinde elektroşok, fiziksel ve mental işkence olarak devam etmiştir.
Projenin amacı düşmanlar üzerinde işkence ve sorgu yöntemleri geliştirmek olarak açıklanmış olsa da bazı tarihçiler projenin suikast ve diğer gizli görevler için programlanmış ‘’Manchrian Candidates’’ yaratmak olduğunu söylemiştir.
MK-Ultra çeşitli komisyonlar tarafından 1970’lerde gündeme getirilmiştir. Bu komisyonlardan sonra CIA’nin programı durdurduğu açıklanmış olsa da bazı fısıltılara göre program yeraltına inmiş ve Monarch Programlama olarak devam etmiştir.
Bir hükümet yetkilisi tarafından Monarch Projesinin varlığı ile ilgili en net açıklama The New Federalist gazetesi yazarı Anton Chaitkin’e yapılmıştır. Eski bir CIA direktörü William Colby’ye ‘’Monarch ile ilgili ne diyeceksiniz’’ diye sorulmuş ve kızgın bir şekilde ‘’Ona 1960, 1970’lerde son verdik’’ diye yanıtlamıştır. (Anton Chaitkin, ‘’Franklin Witnesses Implicate FBI and U.S. Elites in Torture and Murder of Chidren’’, The New Federalist)

MONARCH PROGRAMING
Monarch programın varlığı ile ilgili resmi bir kabul olmasa da, önemli araştırmacılar kurbanlar üzerinde zihin kontrol amaçlı sistematik travma kullanımını belgelediler. Bazı eski kurbanlar, kendilerine yardım eden terapistler sayesinde, kendilerini programdan kurtarıp geçtikleri dehşet verici işkenceleri açıkladılar.
Emirleri sorgulamayan, yaptıkları şeyleri sonradan hatırlamayan ve açığa çıktığında otomatik olarak intihar eden Monarch köleler belli görevler için bazı organizasyonlar tarafından kullanılıyor. Bunlar yüksek düzeyli suikastler (Sirhan Sirhan gibi), fuhuş, kölelik ve özel film yapımları için mükemmel günah keçileridir. Bu köleler ayrıca eğlence sektöründe mükemmel kukla oyunculardır.

‘’Şunu söyleyebilirim ki ritüel-taciz programı bu ülkede ve en az bir başka ülkede bulduğumuz, yaygın, sistematik, hiç bir yerde yayınlanmayan, herhangi bir kitapta veya tv showda bahsedilmeyen ezoterik bilgilerin organize edilmiş halidir.
İnsanlar ‘’Bunun amacı nedir’’ diyor. Benim tahminim fuhuş, film, uyuşturucu kaçakçılığı, silah kaçakçılığı gibi karlı işler yapacak binlerce robottan oluşan bir Manchurian Candidates ordusu istedikleri, ve tepedeki bazı megalomanyakların sonunda dünyayı yönetecek Şeytani Düzeni kuracaklarına inanmaları’’. (D. Corydon Hammond, Ph. D)

Monarch programcılar kurbanlarda, elektroşok, işkence, taciz ve akıl oyunları kullanarak derin travma yaratıp onları gerçekten kopmaya zorluyorlar – ki bu bazı insanlarda dayanılmaz acıya maruz kaldıklarında doğal olarak gelişir. Program için kurbanın gerçekten ayrılabilirliği gereklidir ve bu bir çok kuşaktan beri taciz edilmiş ailelerin çocuklarında daha kolay bulunur. Zihinsel kopma kontolcünün kurbanın ruhunda, istenildiği zaman programlanıp tetiklenebilen perdelenmiş başka bir kişilik yaratmasına olanak sağlar.

‘’Travma bazlı zihin kontrol programında kurbanın bilinçli proses yeteneği (acı, terör, uyuşturucu, illüzyon, duyuların kesilmesi, aşırı uyarma, oksijen kısıtlaması, soğuk, sıcak, döndürme, beyin uyarımı, ölüme yakınlaştırma gibi yöntemlerle) sistematik işkence ile bloke edilir ve kurbana, kontrolcünün amaçları doğrultusunda düşünceler, emirler ve görüşler yüklenir ve kurbanı kontrolcünün amaçları doğrultusunda düşünmeye, hissetmeye, davranmaya zorlayan klasik veya operasyonel şartlandırma yapılır. Amaç kurbanın, kendi ahlak kurallarına, inançlarına, iradesine ters gelen emirleri dahi bilinçsizce yerine getirmesidir.
Zihin kontrol programının tatbiki kurbanın, perdelenmiş yeni bir kişilik ortaya çıkmasına izin veren zihin kopması kapasitesine bağlıdır. Halihazırda zihin kopması yaşayabilen çocuklar program için öncelikli adaylardır’’. (Ellen P. Lacter, Ph. D., The Relationship Between Mind Control Programing and Ritual Abuse)
Monarch zihin kontrolü çeşitli gruplar ve organizasyonlar tarafından gizlice kullanılmıştır. Fritz Springmeier’e göre bu gruplar ‘’Network’’ olarak bilinir ve Yeni Dünya Düzeninin bel kemiğini oluşturur.

KÖKENLERİ VE ADI
Monarch zihin kontrolü adını Monarch kelebeğinden alır. Bu kelebek hayatına (geliştirilmemiş potansiyeli temsil eden) tırtıl olarak başlar ve belli bir koza (programlama) döneminden sonra harika bir kelebek olarak (Monarch Köle) yeniden doğar. Monarch kelebeğinin bazı özellikleri zihin kontrolü için de geçerlidir.

‘’Monarch zihin kontrolü programının Monarch olarak isimlendirilmesinin ilk nedenlerinden birisi Monarch kelebeğidir. Monarch kelebeği nerede doğduğunu öğrenir (köklerini) ve bu bilgiyi genetik yolu ile gelecek nesillerine aktarır. Bu kelebek bilim adamlarını bilginin genetik olarak gelecek nesillere aktarıldığı konusunda uyandıran hayvanlardan biridir. Monarch programlama Illüminati ve Nazilerin genetik olarak Üstün ırk yaratma amaçlarına dayanır. Eğer bilgi genetik olarak geçebiliyorsa (ki geçiyor), o zaman Monarch zihin kontrolü için seçilen kurbanlara doğru bilgiyi geçirecek aileler bulunması önemlidir’’. (Ibid)
‘’Bir kişi elektroşokla uyarılmış bir travmaya maruz kaldığında bir hafifleme görülür; kelebek gibi uçuşuyormuş gibi bir his. Bu güzel hayvanın transformasyon veya metamorfoz (dönüşüm, başkalaşım) özelliklerinin de sembolik temsili vardır: tırtıldan kozaya (uyku, hareketsizlik), kozadan tekrar kökenine dönecek olan kelebeğe (yeni bir yaşam) dönüşüm. Bu göç kalıbı bu kelebeği benzersiz kılmaktadır’’. (Ron Patton, Project Monarch)

METOD
Kurban, ‘’master’’ ya da ‘’tanrı’’ olarak görülen programcı/kullanıcı tarafından ‘’köle’’ olarak adlandırılır. Acıya daha dayanıklı olduklarından ve erkeklere göre daha kolay gerçekten ayrışma yaşadıklarından kurbanların %75’i kadındır. Monarch programcılar ayrışma yaratacak travma kullanarak kurbannın ruhunu/aklını bölümlere ve ayrı kişiliklere ayırmaya çalışır.

Aşağıdakiler bu işkencelerden bazılarıdır:
1- Taciz ve işkence
2- Kutu, kafes, tabut gibi şeylere kapatılma veya bir borudan nefes alacak şekilde gömülme
3- İp, zincir veya kelepçe gibi şeylere tutsak edilme
4- Boğulmaya ramak kalana kadar suda tutma
5- Aşırı sıcak ve soğuğa maruz bırakma, özellikle buzlu suya veya yanan kimyasalların içine sokma
6- Ölüme sebebiyet vermemek için sadece üst derinin soyulması
7- Döndürme
8- Gözü kör edecek ışık tutma
9- Elektrik şoku
10- Dışkı, çiş, kan ve et gibi vücut atıklarını yedirme içirme
11- Kafaüstü veya acı verici şekilde asma
12- Aç ve susuz bırakma
13- Uykusuz bırakma
14- Ağırlıklar ve gereçlerle baskı
15- Duyulardan yoksun bırakma
16- İllüzyon, kafa karışıklığı ve unutkanlık yaratmak için uyuşturucu verilmesi.. genellikle iğne ile ve damardan
17- Acı ve hastalık yaratmak için toksik kimyasalların yedirilmesi veya enjekte edilmesi
18- Vücut organlarının çıkarılması veya yerinden oynatılması
19- Yılan, örümcek, kurt, fare gibi hayvanlarla korku ve iğrenme yaratma
20- Genellikle boğma yoluyla oksijensiz bırakarak ölüme yakın tecrübe yaşatma
21- Başka insanlara veya hayvanlara işkence yapmaya veya yapılmasını izlemeye zorlama, genellikle bıçak ile
22- Köleliğe katılmaya zorlama
23- Hamile bırakılıp ceninin ritüel için alınması, veya doğan bebeğin kurban veya kölelik için kullanılması
24- Kurbanın ruhlar veya şeytanlar tarafından sahiplenildiğini, rahatsız edildiğini ve kontrol edildiğini hissettirerek ruhsal taciz
25- Judeo-Christian inanışlara saygısızlık, şeytana ve diğer tanrılara yöneltme
26- Kurbanları tanrının kötü olduğuna inandırmak için taciz ve illüzyon… çocuğu kendisini tanrının taciz ettiğine inandırma
27- İşkence veya deney için ameliyat veya ruhsal ve bedensel bomba veya implant olduğuna inandırma
28- Aileye veya sevdiklerine zarar verme veya zarar verme ile tehdit etme
29- İnanırlığını yitirecek ve kafa karışıklığı yaratacak uydurulmuş şeyler ifşa etme.

(Ellen P. Lacter, Ph. D., Kinds of Torture Endured in Ritual Abuse and Trauma Based Mind Control)
‘’Monarch zihin kontrolünün başarısı, alter olarak adlandırılan, birbirlerinden haberi olmayan fakat beden farklı zamanlarda ele geçiren, farklı kişiliklerin veya kişilik bölümlerinin oluşturulabilmesine bağlıdır. Travma ile kurulan unutkanlık duvarları, tacizcinin ortaya çıkmasını ve bedene en fazla süreyle hakim olan asıl kişiliğin alt kişiliklerinin nasıl kullanıldığını öğrenmesini engelleyen bir gizlilik kalkanı oluşturur. Bu gizlilik kalkanı kült üyelerinin diğer insanlar arasında normal hayat ve işlerine devam etmesini sağlar ve yakalanmalarını önler. Asıl kişilik çok iyi bir dindar olabilir, fakat derindeki alt kişilikler hayal edilebilecek en kötü satanik canavarlar olabilir – Dr. Jekyll/Mr Hyde efekti. Köleyi kontrol eden okült grup veya gizli servisin gizliliğini korumak için çok tehlike göze alınır. Bu programlamanın başarı oranı yüksektir, fakat başarısızlık durumunda programlanamayan kurban öldürülür. Her travma ve işkence bir amaca hizmet eder. Ne yapılabileceği ya da yapılamayacağını bulmak için çok fazla deney ve araştırma yapılmıştır. Belli yaşta ve belli ağırlıktaki bedenlerin ölmeden ne kadar işkence kaldırabileceklerine dair çizelgeler yapılmıştır’’. (Springmeier, op. Cit.)

‘’Elektroşok, taciz ve diğer metodlarla oluşturulan derin travma sonucu zihin özünden ayrılıp alternatif kişilikler oluşturur. Eskiden Çoklu Kişilik Bozukluğu olarak adlandırılan, şimdi Ayrılmış Kimlik Bozukluğu olarak tanımlanan bu durum Monarch programlamanın temelidir. İleriki aşamalarda, beyin fonksiyonlarını etkileyen çeşitli uyuşturucular eşliğinde, hipnoz, çift taraflı baskı, haz-acı dönüşümleri, yiyecek, içecek, uyku ve duyu kısıtlamaları ile kurbanın zihni şartlandırılır’’. (Patton, op. Cit.)

Kişilik bölünmesi sistematik taciz ve dehşet verici gizli ritüeller yolu ile kurbanda travma yaratılarak elde edilir. Öz kişilikte bir bölünme oluştuğunda, ‘’içsel bir dünya’’ yaratılır ve alt kişilikler müzik, film (özellikle Disney prodüksiyonları) ve masallar kullanılarak programlanabilir. Bu görsel ve işitsel araçlar programlamanın görüntüler, semboller, anlamlar ve konseptler kullanılarak geliştirilmesini sağlar. Programlayıcı daha sonra yaratılan alt kişiliklere daha önce programlanmış tetikleyici kelimeler ve sembolleri kullanarak giriş yapar. Zihni kontrol edilen köleler tarafından en çok görülen içsel görüntülerden bazıları, ağaçlar, Kabala Yaşam Ağacı, sonsuzluk işareti, antik sembol ve harfler, örümcek ağları, aynalar, cam kırılması, maskeler, kaleler, labirentler, iblisler, kelebekler, kum saatleri, saatler ve robotlardır. Bu semboller sıkça popüler filmlerin ve videoların içine iki sebeple yerleştirilir: bilinçaltı ve nöro-linguistik programlarla halkın hassasiyetini ortadan kaldırmak ve çok hassas olan programlanmış Monarch çocuklara belli tetikleyici ve anahtarlar oluşturmak. Monarch programlama için kullanılan filmlerden bazıları, The Wizard of Oz (Oz Büyücüsü), Alice in Wonderland (Alis Harikalar Diyarında), Pinocchio (Pinokyo) ve Sleeping Beauty (Uyuyan Güzel) dir.

Her bir durumda köleye filmin hikayesinin belli bir açıklaması verilir. Örneğin, The Wizard of Oz’u seyreden bir köleye ‘’gökkuşağının üzerindeki bir yer’’in travma ile ayrıştırılmış kölenin kendisine uygulanan dayanılmaz acılardan kurtulmak için gitmesi gereken ‘’mutlu bir yer’’ olduğu öğretilir. Filmi kullanarak programcı köleyi ‘’gökkuşağının üzerine’’ gitmeye ve ayrışmaya teşvik eder ve böylece zihinlerini bedenlerinden ayırır.
‘’Daha önce söylendiği gibi, hipnozcu nasıl yapıldığını biliyorsa çocukları hipnoz etmeyi daha kolay bulur. Etkili olan bir yöntem küçük çocuklara ‘’beğendiğin bir tv şovunu izlediğini düşün’’ dür. Bu nedenle Disney filmleri ve diğer şovlar programcılar için çok önemlidir. Çocuğun zihnini istedikleri yönde ayrıştırmak için mükemmel hipnotik araçlardır. Programcılar başından beri filmleri çocukların hipnotik senaryoları öğrenmesi için kullanmaktadır. Çünkü çocuklar hipnotik prosesin bir parçası olmak zorundadır. Eğer hipnozcu çocuğa kendi hayal gücünü oluşturmasına izin verirse, hipnoz telkinleri daha güçlü olacaktır. Çocuğa köpeğin rengini söylemek yerine programcı çocuğa sorabilir. Çocuğa gösterilen kitap ve filmler burada çocuğun zihninin istenen yöne döndürülmesine yarar. Çocuğa konuşan bir hipnozcu ses tonunu değiştirmemeye ve yumuşak geçişler yapmaya çok dikkat etmelidir. Bir çok Disney filmi programlama için kullanılmıştır. Bazıları özellikle zihin kontrolü için yapılmıştır.’’ (Springmeier, op. Cit.)

MONARCH PROGRAMLAMA SEVİYELERİ
Monarch programlama seviyeleri kölelerin ‘’fonksiyon’’larını belirler ve bunlarla bağlantılı beyin dalgalarına (EEG) göre adlandırılır.
Alpha Program: Genel veya sıradan programlama olarak anılıyor.. karakteristikleri, fiziksel gücün ve görsel hafızanın eşlik ettiği aşırı hafıza yeteneği… Alfa programlama kurbanın kişiliği, nöron yollarının stimulasyonu yoluyla sol beyin ve sağ beynin ayrılıp, programlanmış olarak tekrar birleştirilmesi yoluyla, kasıtlı olarak alt kişiliklere bölünerek yapılıyor.
Beta Program: Seks köleleri yaratmak için kullanılıyor. Bu program bütün ahlaki değerlerin yokedilmesine ve sınırsız hayvani içgüdülerin stimülasyonuna dayanıyor. ‘Kedi’ programı bölünmeleri bu seviyededir. Kitten programlama olarak bilinen programlama bazı ünlü kadın oyuncularda, şarkıcılarda açıkça görülmektedir. Popüler kültürde kedi desenli giysiler genellikle Kitten programlamayı gösterir.

Delta Programlama: Killer programlama olarak bilinmektedir ve ilk olarak özel ajanlar ve elit askerler yetiştirmek için kullanılmıştır (delta force, mossad gibi).. Kurbanlarda maksimum adrenalin ve kontrol edilen agresiflik görülmektedir. Kurbanlar korkusuz ve görevi yerine getirmede çok sistematiktir. Kendi kendini yoketme, intihar programları bu seviyede yerleştirilmektedir.

Theta Programlama: Psişik programlama… Multi-generasyon satanik kandan gelenler diğer insanlar göre üstün telepatik yetenekleri sergilemeye kararlıdır. Bu programlama biomedikal human telemetri cihazı (beyin implant), mikrodalgalar kullanılarak yapılan direk-enerji laserleri gibi geliştirilmiş elektronik beyin kontrol sistemleri ile yapılmaktadır. Bunların çok gelişmiş bilgisayarlar ve uydu sistemleri ile birlikte kullanıldıkları rapor edilmiştir. (Patton, op. Cit.)

SONUÇ
Monarch kölelerin maruz kaldığı vahşeti açıklarken tarafsız kalmak çok güçtür. Ünlü bilim adamları ve yüksek düzeyli resmi kişiler tarafından kurbanlara uygulanan aşırı şiddet, taciz, işkence ve sadistik oyunlar hakim güçler arasında ‘’karanlık bir taraf’’ olduğunu kanıtlamaktadır. Açıklananlara, belgelere ve söylenenlere rağmen, halkın büyük çoğunluğu konuyu bütün olarak görmezden gelmektedir. 1947’den beri Amerika’da 2 milyondan fazla insan travma bazlı zihin kontrolü ile programlanmıştır ve CIA 1970’te zihin kontrol projelerini halka açıklamıştır. Manchurian Candidate (Mançuryalı Aday) direkt olarak konuyla ilgilidir ve hatta elektroşok, tetikleyici kelimeler, mikroçip takılması gibi teknikleri de göstermektedir. Tv ve sinemalarda gördüğümüz bazı ünlüler zihin kontrol köleleridir. Candy Jones, Celia Imrie ve Sirhan Sirhan gibi bazı ünlü kişiler kendilerinin zihin kontrol deneylerini açıklamıştır… ve hala halk bunun ‘’olamayacağını’’ iddia etmektedir.